Yazılanların içeriğinin dengesiz olmasından, uzun süreli aralıklardan, kötü esprilerden, güzelliklerden, çirkinliklerden, paylaşımlardan, sessizliklerden, sorulardan, cevaplardan, fikirlerden, kendini beğenmişliklerden blog sahibi sorumludur. Bu durumdan da çok memnundur. Blog ermiş kedi cingöz ve sapsal köpek majör'e ithaf edilmiştir.

24 Ağustos 2010 Salı

21 Ağustos


Her gün tavuk gibi erken uyuduğumdan mıdır yoksa Türkiye-İsveç arası jetlag yaşadığımdan mı bilmiyorum ama sabah 6:40ta annemin sesiyle uyandım! Hemencik dolu gözlerle bi mesaj attım ve biraz daha mayıştıktan sonra kalkıp jaluzilerimi yağmurlu bir güne açtım..

Önceki gün yoga yaparken yerde gördüklerimi hatırlayıp matımı sermeden önce yeni aldığım bezlerle yeri silmeye karar verdim..Bu iş için en koyu renk olanını, yani maviyi seçtim ve önce şöyle bir yerleri sildim.. Çıkan toz beni benden aldı!! Hemen bi parti yıkayıp tekrar sildim.. Hmm biraz daha iyi.. Aklının bi yerine not et, temiz gözükse dahi yeni girdiğin odayı kesinlikle süpür ve sil!! Şurayı da, burayı da, biraz da sabunla silelim, şimdi de durulayalım derken, dizlerimi de yere koymamak adına garip şekillere girerek 5-6 defa sildim odamı, ve tamam, başka asana yapmama gerek yok dedim :)

Matımı temizlenmiş zemine serdikten sonra yine saatimi 5 dakikaya ayarlayarak meditasyon için oturdum. İlk gün çok uzun gelen 5 dakika, bu sefer o kadar da uzun gelmedi, bu iyiye işaretti, mutlu oldum, gülümsedim kendime.. Sonra temizlikten dolayı ısınmış vücuda biraz Barış İşcan asanaları ve sonrasında önce klasik, sonra ashtanga güneş selamı yaptırdım.. Çok uzun yürüyüşler yaptığım için kalçalarımın kapanmış olabileceğini düşünerek bir kaç tane de kalça açıcı yaptıktan sonra üşengeçlik ağır bastı ve ananda balasana (mutlu bebek) sonrası savasanaya yattım.. Gevsemeyi bitirip dinlenmeye gectim ki bir anda deli gibi bir ağlama geldi, yattığım yerde böeee diye iki dakika ağlayıp sonra hiçbirşey olmamış gibi kalkıp matımı serip neşeyle etrafıma bakındım. Kimse kusura bakmasın, annecimi pek özlüyorum, bu ağlaklıklarım hep ondan :) T askerde olduğundan zaten yokluk hissine alışmıştım ama annişkoyu pek arıyo içim!

Havanın yağmurlu olduğunu görünce yağmurluğumdaki Bosch Service yazısını kapatmak için ojelerimi kullanarak yaptığım garip desenli kalbim kurumuş gözüküyordu..Biraz yüzüme gözüme çeki düzen verdikten sonra giyindim ve yoğurtlu müsli kahvaltım için mutfağa gittim. Kahvaltımı ettikten sonra biraz mutfağı temizleyeyim dedim, ilk dolabı iyice sildim, içindekileri yıkamadım ama düzenlice yerleştirdim ve bakalım bu hafta temizlik sırası olan genç ne yapacak diye Pazar gününü beklemeye karar verdim daha fazla birşey yapmadan.. Sonra sandviçlerimi hazırladım, bir de muz attım çantama ve kampüse gitmek için kendimi dışarı attım..

AAA! Bu arada söylemeyi unuttuğum önemli bir şey oldu ki, dün akşam kampüsten çıkarken nasılsa odamda tekrar bakacağım diye bilgisayarımı kilitleyip koymuştum çantaya (mukmuk locked).. Odaya geldiğimde biip.. biip diye sesler duydum, şaşırdım, bi baktım ki çantam sıcak! Hemen snoopyli case’imi çıkardım, laptopum ötüyo!!! Bir panik sardı beni, dualar, yakarışlar, sözler ve daha niceleriyle bilgisayarı kapattım, camı açtım ve soğusun diye heryerine üfür üfür üfledim.. Sonra kontrol ettim, baktım açılıyor, gönül rahatlığı ile geri kapatıp yatağıma girdim ama yaşadığım paniği bi ben bilirim!!

Bu yüzden sabah kalktığımda uzundur söz verdiğim üzere kolonyalı mendiller ve Çuliç’ten aldığım mikrofiber yeşil bez ile klavyemi, ekranımı, mouse kısmını ve üzerini iyice temizledim, sildim, parlattım.. Mukmuk baya yakışıklı bişi oldu ve sanırım onu güzel şımarttım :) Ama hak etmişti! O kadar güzel ve tatlı ki, pamuk gibi çalışıyo hep, beni çok mutlu ediyo canım laptopum!!

Kampüse gitmeden önce cips hüpürdettiğim için çok aç değildim ve bilgisayar başında oturup yoga okullarına, umea yaşamına, ftp’yi nasıl kullanabileceğime baktım uzun süre.. Saat 3 gibi Andrew sanat müzesine gideceğini söyleyip gelmek isteyip istemediğimi sordu.. Ben de muyuşuk gözlerle dışarıda yağan yağmura bakış atıp, biraz daha oturacağımı söyledim.. E ama yağmur yağıyo be güzelim!! Ben oturup umea’da ne yapılır, bisiklet nasıl bulurum diye bakınırken A. geldi ve bi süre sonra şehre inmeye karar verdik.. Pılımızı pırtımızı toplayıp dışarı çıktığımızda yağmur hafif çiseliyodu ama biraz ilerledikten sonra bildiğin yağmaya başladı..

Aslında “bildiğin” dedim ama, hiç de öyle bildiğimiz TR yağmurları gibi yağmıyordu, yani pek çok, ama kısacık damlalarla ve incecik.. Yani evet yağmur var ama bi şekilde ayakların ve pantolonun bile doğru düzgün ıslanmıyor.. Yerdeki su birikintilerini de atlatabilirsen hiç bir sorun yok!! Ben yağmurluğumu çantamın da üzerine gelecek şekilde giydiğim için Notre Dame’ın kamburu gibiydim :) Ayrıca elimde çiçekli şemsiyem ve başımda mor bir polar bant olması da garipliğime gariplik katıyodu.. Şemsiyemi çok seviyorum demiş miydim ?? :)

Biraz yürüdükten sonra şehre ulaştık ve heryerin kapalı olduğunu fark ettik şaşkınlıkla.. Dolaştıktan sonra ICA Gourmet’ye uğradık, 1 can bezelye aldım, çıkıp dönüş için yürürken daha önce yanından geçtiğimiz ve ortasında sahne olan parkta bir konser olduğunu görüp durduk.. Konser diyorum ama, sahnede kız mı erkek mi uzun süre karar veremediğim birisi gitar çalıp şarkı söylüyodu. Bir kenarda pamuk şeker, diğer kenarda burger ve kola satılıyordu. Andrew kendine bi burger menu alınca ben de “acaba ekmek arası sos mu yapsam” diye düşünüp, şansımı denemek adına vejetaryen burger olup olmadığını sordum.. Kadın en doğal şeymiş gibi, tabii, bunlar etsiz dedi ve 10kr’a veggie burger artı kola’dan oluşan ziyafetimsi akşam yemeğimi yedim :) Ufacık konser alanında veggie burger satmaları da gözlerimi yaşarttı, İsveç hanesine bir artı daha eklenmesini sağladı..

Daha sonra odama ulaştığımda artık ritüel haline gelmiş olan çay-tatlı (ki tatlı olayını abarttım!) ikilisiyle birlikte yatağıma kurulup İsveçce çalıştım.. 23:30 gibi de “vaay, iyi dayandım bugün” diye kendimi tebrik ettikten sonra, ben ve egom rüyalar alemine ilerledik..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler! Thanks! Grazie! Danke! Tack! Merci! Misaotra! Gracias!