Yazılanların içeriğinin dengesiz olmasından, uzun süreli aralıklardan, kötü esprilerden, güzelliklerden, çirkinliklerden, paylaşımlardan, sessizliklerden, sorulardan, cevaplardan, fikirlerden, kendini beğenmişliklerden blog sahibi sorumludur. Bu durumdan da çok memnundur. Blog ermiş kedi cingöz ve sapsal köpek majör'e ithaf edilmiştir.

14 Ocak 2009 Çarşamba

Kartalkaya ve Şömine

Geçen haftasonu Kartalkaya'ya gittik günübirlik... Kriz geldi mi, biz para harcamaya doyamayız!

Bir hafta boyunca plan yapmaya çalıştık, neresi ile gidilirse daha karlı olur, kimler gelir, nasıl yapalım diye ve sonunda kartutkusu Ankara ekibi olarak bir tur ayarlandı. T, iroşima ve meneking ile büyük bir heyecanla hazırlandık, Cumartesi sabah 5te Cepanın önünden otobüse bindik. Yol boyunca biz iroşima ile uyuyabilmek için binbir şekile (bkz: atkıyı kafaya dolamak, kendini camla bütünleştirmek, kulak tıkaçları hayal etmek) girdik, nafile oldu ama yine "bu olaya bi çözüm bulmak lazım" atasözünde olduğu gibi yıllardan ve yollardan sonra iroşimamla aynı anda kahkahalar atmak, sadece bir bakışla herşeyi açıklamak ve bilimum saçmalamak çok çok keyifliydi!
Tepede fiyatlar yüksek diye dağ eteğinde kiraladık boardlarımızı... günlük 30 ytl takım kirası.. aldık bindik minübüse, çıktık yola... Dağa sonunda vardığımızda ben kendimden hiç emin olmadığım için noolur lütfen nidalarıyla yanlız bırakılmamı önlemeye çalışıyordum :) Ama boardları takınca hiç de unutmadığımı, gayet de güzel kaydığımı farkettim, hafiften bir kendime geldim, neşelendim...Hava inanılmaz güzeldi!! O güzel koyu mavi gökyüzü ve güneş! Önceki gün kar yağmış, pist yumuşacık, kar rüzgarla yağmış heralde ki, tüm ağaçlar, telesiyej direkleri sanki kremşantiyle kaplanmıış gibi, köpük köpük!! :) T ile deli gibi hiç düşmeden topuk burun yaparak pistten aşağıya bıraktık kendimizi.. Pistte ufak bi viraj vardı, T virajı dik keselim bolkardan gidelim dedi, yani aslında pistten neredeyse hiç ayrılmamış oluyorduk.. Ağırlığını eşit ver, hiç başka şey yapma, en önemlisi de sakın durma dedi.. Başladım, güzel. Kaydım bi süre, sonra ufak bi panik oldum, öne ağırlık gelince bordun önü takıldı kara.. Uçtum!... Ve kara balıklama atladım!.. Ve... Hiçbirşey olmadı!!!! Mükemmeldi!!!! Pamuklara düşmüş gibiydim! Kahkahalar ve çığlıklarla kalktım tekrar kaydım yine düştüm bayıldım ve bol kara hasta oldum!! :)

İşteee, sonraki fecahat de tam bundan kaynaklandı... Önce ufakca uzaklaştım pistten.. T de takip etti.. Baktık yolun devamı yok, yani kayalara gidiyor ve dümdüz, çıkardık boardları bata çıka piste döndük... Sonra bir süre pistte kaydık eylendik... Daha sonra en korkunç bolkar macerası bir çığ misali büyüdü... Yine piste yakın gitmeye çalışırken ben yön değiştiremeyerek sol tarafa daldım, ki orası hem kayalık hem daracık hem ağaçı hem de daha önce geçen boardcular tarafından bozulmuş bir bolkardı... Sanıyorum bi 8 kere düştüm!! :) Kalkıyorum hooop tekrar, düz yan ön arka.. Ter içindeyim, gülüyorum kara yatıyorum, küfrediyorum, allahım sen büyüksün diyorum, bol kara kafam girsin diye kafamı sokuyorum! Tam delirdim :)
Bir şekilde kurtulduğumuzda (yuvarlanarak piste düşmeyi içeren) board giycek halim olmadığı için bordun ortasına oturup kendimi bıraktım pistten aşağı...Felaket!!!! Sürekli suratıma karlar çarpıyor, önümü göremiyorum, board ayakkabıları durmamı önlüyor, dirseklerimi bastırıyorum, ayaklarımı itiyorum, ı ıh, duramıyorum işte, ağaç mı var ölücem mi bilmeden suratımda kar birikiyor şekilde gidiyorum!!!!! Kendimi yana atıp durdum, board yine uçup kara saplandı az ilerideki :) Yüzümü temizleyip artık benden gına gelmiş olan Tye özür diler bir bakış atıp bordumu giydim yeniden.. Tabi bu arada kar girmeyen bir zerrem yoktu :D Sonra ama ayağa kalkıp kaymaya başlayınca insanın umrunda olmuyo yüzü mü donmuş elbisesinin içinde bir kardan adam mı besliyormuş, az önceki eforları nedeniyle eve geldiğinde kıpırdayamaz duruma mı gelecekmiş... Hiiiç :D
Tabi yorulduğum için düşmemeye çaba harcamayıp pat küt atıyorum kendimi yere... Sonradan farkettim ki kalkmak düşmeme çabasından daha çok enerji gerektiriyor, düşmemeye karar verdim. :P Öğlen chocolate cafede şömine başına oturduk... Montumun içerisindeki kardanadamı azat ettim ve dünyada en sevdiğim iki kova'mın arasına bıraktım kendimi!! İroşima bira söyledi, T çilekli white chocolate, ve beynine biraz olsun glikoz gitmesini isteyen ben, sufle.. T ve İ kalktıktan sonra dahi enerjimi toplamam çok zaman aldı!
Sonra bir enerji topla, kalk, yeniden kay, ilk kez teleski dene, hmm şahane, hiç düşmeden çık, bacak ağrısından şikayet et, kay kay kay, bir yanında güneş, diğer taraftan dolunay doğarken manzaraya hasta ol, kıpırdamadan dur, dolunayın karlı çamların üstüne süzülüşünü izle, dolunaya odaklanıp kay, derin nefesler çek, yanlışlıkla bol kara gir, çıkama, nalet et, bi daha bol kar görünce son hız kaçmayı akla not et, bi şekilde çık, debelenmekten ölmüş olarak git kafeye otur, hatta sız :)
Teleskiler kapanmaya yakın tepeye çıkmak için baby lift'e muhtaç olduk.. Baby lift denilen yuvarlak şeyi neremde nasıl tutamayacağını anlamayan ben, ilk 5 denemede 3 cm çıkıp, elimden kaçırıp, yardım eden adamın üzerine doğru yalvarır bakışlarla geri geri kaydıktan sonra 6. denemede bir şekilde yapıştım o allahın bir tür cezası olduğuna kanaat getirdiğim baby lift'e.. Ve para gliding yaptım :D önümdeki herkesin gittiği yol (ki bu baby liftin tam altına denk geliyor, oysa ki benim lift ipim bu doğrultuya 45 derece açı yapıyor) benim 1 metre sağımda kalmış, panikle yuvarlak zımbırtıya tutunmuşum, ama önümde bir tepe var!! Bıraktım, nalet olsun dedim, çıkardım boardları ve yürüdüm tepeye :)

Akşam da yolda Üç kardeşler'de mantı/erişte yedik, dönüş yolunda yolluklarımızı tükettik, ve otobüsün sıcağında ankaraya gelene dek sızdık... Şahaneydi!!

Pazar günü ise vücudumdaki tüm kaslar ağrıdığı için evden burnumu çıkarmayarak Tye şımardım... T de bana bol bol şömine yakarak, piza ısmarlayarak ve kahvaltıda cips-nutella yedirerek bu görevini başarıyla tamamladı :) Hele ki sarılıp şömineyi izlerken uyuyakalmak...
Geçirdiğim en keyifli haftasonuydu desem, çok da abartmış olmam sanırım...

2 Ocak 2009 Cuma

İstanbul

Bayramda 2 gün İstanbul'a kaçtık.. Aslında biz "gençler" olarak uyuşuk uyuşuk evde otururken "büyükler" dediğimiz şuşu'm, nilo'm ve annanecim trene atlayıp İstanbul'a gitmeye karar verince silkinip kendimize geldik!!

Önce tren için bir araştırma yaptık.. Örtülü kuşetli! 4 kişilik yatılabilecek bir vagon! Şahane! :) Hem de çok ucuz! Hem de İstanbul'a trenle gitmek... mmmmm :)

Sonra kalacak yer, google, search, İstanbul hostel...Oldukça güzel gözüken uygun fiyatlı, bol yabancılı bir hostel! Leziz!

Atlayıp gittik.. Taksim'de kaldık, bol bol İstiklal'i turladık, üşüdük, yeni yerler denedik, tünel'e gittik, tramvay'a bindik, fransız sokağını arşınladık, vapura bindik, beşiktaşa, eminönüne, kabataş'a, bağdat caddesine, ortaköy'e gittik, hızlıca gezdik, pek bişe görmedik, daha ziyade İstanbul havası soluduk ve çok mutlu olduk!! :)

Minnoşcum'la da GS Lisesi önünde buluştuk!! Evet evet, minnoscumla buluştuk! Heycanla aradık, o anda birbirimizi gördük, koştuk sarıldık, konuştuk, 45likte bira içtik, İstiklal'de "piyasa" yaptık.. Hemen kanımız ısındı (sanki bu 5 ayda ısınmamıştı! :)) İnsan kardeşini çok komik tesadüflerle de bulabilirmiş bunu gördük.. Baktım gördüm, resimlerinden daha da güzel (hihi, kızarır burayı okurken o simdi), dünya tatlısı, iyki Ayvalık'tan Bodrum'a geçmem gerekmiş dedirtesi!!

Tanışma hikayemizi bilare anlatırım ama.. İstanbul'un ışıkları, kokusu, taksicileri ve minnoscumun tadı damağımda kaldı! En kısa zamanda yeniden!!!

2009

Artık yeni bir yıldayız!! :)

Kafamda çok şey var yazmak için ama öylesine karışıklar ki, buraya nasıl dökebileceğimden emin olamadım :)

Öncelikle bu blogu takip eden herkesin yeni yılını koocccaman kutluyorum!! Hatta üşenmeyip yazmak istiyorum, çünkü sizleri çok seviyorum...

Canım ailem, annem, sevgili abim, jankacım, nilo'm, ve gönül ablacım :)

Bitanecik arkadaşlarım, crunch, sweet, bircem, tubikom, meneking, mx, hboy, pişicim, einstein, gökse..

Bu blog denilen deryada karşılaştığım canlarım, minnoscummm, seducum, ugandalı meltemcim, crebro, hülyacım ve site gezmesinde karşılaştığım daha niceleri..

Tabi ki ; T..

Saymadıklarım sanmasınlar ki onların yeni yılını kutlamiyorum, beni en sık ziyaret edenlere bi minnet borcu sayalım burdan anılmalarını ama :) Sağolun beni hiç yanlız bırakmadığınız için!!!!

Umarım yeni yılınız size huzur (en çok!), mutluluk, sağlık, başarı, farkındalık, kendinle barışıklık ve aslında olan herşeyin yaşanmaya değer olduğunu göstericek bi bakış açısı getirir!!

Güzel Seneler!!!! :)

*yılbasını yine 6lı ailemiz olarak kutladık, sol üstteki kalpleri onlara adıyorum ;)

**bitanecim, şuşucum, herşeyimcim! sizsiz bi yılbaşı benim için çok zor olacak eminim! aynı, kar yağışını bizim sitede görmemek gibi birşey.. seviyorum sizi!!!

*** bu resmi çok sevmedim ki ben, küçülsün!