Yazılanların içeriğinin dengesiz olmasından, uzun süreli aralıklardan, kötü esprilerden, güzelliklerden, çirkinliklerden, paylaşımlardan, sessizliklerden, sorulardan, cevaplardan, fikirlerden, kendini beğenmişliklerden blog sahibi sorumludur. Bu durumdan da çok memnundur. Blog ermiş kedi cingöz ve sapsal köpek majör'e ithaf edilmiştir.

27 Ekim 2008 Pazartesi

Pire için yorganı ateşe verdiler!

Bu siteyi bir şekilde takip eden insanlara işkence çektirmemek adına bir adet de Wordpress sitesine siteyi kopyalayıp, sevgili Diyarbakır 1. Sulh Ceza mahkemesinin kafasına esmesi sonucunda bir oraya bir buraya taşınarak işleri yürütmeye çalışacağım...

Bunun haricinde aynı youtube ulaşımı gibi Ktunnel.com sitesindeki adres çubuğuna site adresi girerek ziyaret edebilirsiniz.. Buraya ulaştıysanız bunları zaten çoktan biliyorsunuzdur o da ayrı tabi :)

Bu konudaki delirmelerimi bu deneme yazısından sonra yeniden gündeme getireceğim. Eğer açabilir isem www.agacevdebirperi.wordpress.com adresinden bloguma ulaşabilir hale geleceksiniz ey türk gençliği..
Yurtdışı içinse ne kadar şanslı olduğunuzu söylemeden geçemeyeceğim..
İyi seyirler...
İfade özgürlüğümüzün de göz göre göre elimizden alınmasını boş ve bitkin gözlerle seyretmek dışında birşeyler yapmak istiyorum!

Söylentiye göre Digiturk tarafından açılan, LigTv yayınlayan bloglara karşı gerçekleştirilmiş bir dava sonucu TÜM blog siteleri kapatılmıştır..

Devam! Pire için yorgan yakmaya tam gaz devam!!

22 Ekim 2008 Çarşamba

Not Defteri 3

Bu not tutup yazmama işini bakalım nereye kadar götüreceğim.
Şöyle yazmışken güzelinden yazayım dediğim için kısa kısa yazıları başımdan geçenlere haksızlıkmış gibi görüyorum, vakit ayırmadan yazmak istemiyorum ama böyle giderse de aklımdan uçup gitmelerinden korkuyorum... Yaşasın minik not defterim :)

1-Kalpli şekerlik eşliğindeki mükemmel müzikli "sen böyle gidersen fazla yaşamazsın" tadındaki uptown gecesi

2-Pempe panvurlu bahçeli ev, ördekler ve falfalfal :)

3- Max ödevlerim

Şimdilik bu kadar yine.. Birgün oturup topluca yazmam gerek! Günlük tutarken de böyle üşenirdim zaten bazı bazı, kısaca unutmamak için notlar alırdım, onlar da birikirdi, sonra dönüp bakınca hiçbişe hatırlamazdım :)

Burda öyle olmamalıı!

17 Ekim 2008 Cuma

Pac-Brain


Bu sıralar durdurulamaz bir öğrenme açlığım var!
Sırf bu yüzden Project Management ödevi yapıp Basic Networking öğrendim, algoritm filan dediler, güldüm geçtim bi mutlu oldum saçmaladım.
Yine bu yüzden okuduğum kitapları, yazarlarını hayatlarını araştırdım, onları araştırmışken akımları araştırmamak olmazdı onları da bir araştırdım.
Alakam olmayan bir şekilde politik görüşler ile ilgili komplolar, teoriler birşeyler öğrendim.
Teslacığımın ZPE konusu ile ilgili başlangıçlar yaptım.
Risk Society nedir aradım buldum, akıl babası kimdir ona baktım.

Bunca manasız şeyi büyük bir keyifle araştırdım... Resmen birileri birşeyler söylesin diye bekliyorum.. Beynim bir anda önüne gelen her türlü bilgiyi içmeye başladı, şaşırdım, keyif aldım, öğrendiklerimi unutma aşamasına gelmekten korktuğum için burada paylaşmak istedim :))

Buraya yazınca öyle yüzeysel öğrenmek gibi bir şansım olmayacağı için gerçekten ilgimi çeken konuları buraya yazıp, böylece unutmamayı garantilemek ve kendimi "bak başkalarının okuduğu birşeyler hakkında sallapati atıp tutamazsın" diye konuyu özümsemek zorunda bırakmış olacağım.

Pac-Brain serisine hoşgeldiniz :)
Umarım bu bilgi açlığım hiç geçmez!

*oradaki garip sarı şeyler ufak beyinler,
onları pizza sananları kınıyor ve yanlışlarını görmeye davet ediyorum ;)

13 Ekim 2008 Pazartesi

feylesof-1

kendimi açıklamaya çalışmaktan yoruldum, yeni birine kendini tekrar tanıtmak, dereotu sevmem bilmemne...

öyle miyim ben de gerçekten... yoksa aslında yeni birilerine kendimi tanıtmak mı istiyorum... ben beni tanıyamadım çözemedim, belki siz çözesiniz mi demek, kendini bırakmak, bıkmak, bezmek mi bu?

yazasım da yok belki, daha ziyade konuşasım var, çimlere yayılıp, şarap açıp, felsefe yapmak, sevilmek, sevmek, ilgi bilgi paylaşmak, gülmek, düşünmek, kederlenmek...

hep böyle virgüllerim var, "bi de" lerim var, nedensizce, 3 noktalarım var, kararsızlıklar... yazdıkca daha neler neler çıkıyor ama hep virgül kullanılmaz ki, nokta gerekli bazı yerlerde.

"değişmeyen herşey yokolmaya mahkumdur" ortaokul yılları.. değiştik, var mı olduk peki böylece? gerçekliklerden bi haber, kalbimiz baskın desek de beynimizi kullanarak, gözlüklerimizi pembe sanıp çıkarmazken belki çoktan tozlandıklarını anlamak...

daha neler keşfetmek, neler konuşmak, görmek, yaşamak istiyorum. bir yandan da kıpırdamamak, oturmak, sadece bildiğim güvendiğim noktada kalmak.

bacaklarımı önüme uzatıp oyuncaklarla oynamak...

10 Ekim 2008 Cuma

Gökyüzünün marifeti


Bugün hava çok kararsız durumda...
Kapalı olmak istiyor ama güneş ışıkları çıkıyor orasından burasından bulutların, sanki zaten kafası karışık olanların ruhlarını gökyüzünden yansıtıyor, dünyaya yayın yapıyor...
Ya da ben böyle hissediyorum. Güzelliklere, hüzünlere, yağmura, hasrete, mutluluğa gebe bir gökyüzü var karşımda
Ve benim içimde kocaman bir mutluluk var... O kadar mutluyum ki söylemeye utanıyorum* cinsinden bir mutluluk! Nereden gelir nereye gider bu mutluluk, neden aniden sarılasın gelir birilerine, ve kimsenin kötü olamayacağına inanırsın?
Evrene güvenini nasıl tazeler ufak bir duygu, ki aslında belirli bir neden bile yokken kimbilir hangi ufak böceğin kanadına takılıp sen görmeden gelir yerleşir aklına, kalbine...
Birazı Crebro sayesinde, biliyorum, öylesine iç açıcı ki, böyle olabilir geleceğim diyorum, umut doluyorum, istekle taşıyorum...
Gözlerim sanki kuş olmuşlar uçuyorlar bir yerlerde...
:))) Mutluyum...


* Voltaire. Hülyacığımdan duymuştum.. Öyle hoşuma gitti ki, kullanmadan edemiyorum

7 Ekim 2008 Salı

Zaman


Zamanı gelmişti artık..
Oturup doğru düzgün yazmamın, birşeylerle ilgilenmemin, onu geçtim içimi dökmenin boşaltmanın zamanı gelmiş!
Bakmak ve düşünmek yetmiyormuş.. Biriktirmek güzel de olsa bir süre sonra birikenler eyleme geçmek için itişip kakışıyormuş... Bugün "Biz burda devrim yapıyoruz sinyorita" olacağım
Evim var toplamam gereken
Odam var, çatım var, depom var
Kafam var önce boşaltmam, sonra düzenlemem ve yeniden yerleştirmem, eskileri atmam, yenileri parlatmam, en yenileri kabul etmek için yer açmam gereken.
Bilgisayarlar var format atılması, temizlenmesi aktive edilmesi gereken.
Programlarım var, çizimlerim var, yazılarım var
Ve artık böyle harcanacak zamanım yok
Tv yok
Telefon yok
İş dışında internet yookk
Herkesin her dediğini, hayatı, olayları, planları çok ciddiye almak yok
Şarap var, keyif var, şarkılar var artık
Uzundur vücudun yalvardığı detoks var, essential amino acids var, spor var, hareket var
Ben artık başkalarının kalıplarında durmak istemiyorum
Dinlemek ve açılmak, benim istemesem de yapacağım şeyler, bunlarla birlikte yaşamayı öğreneceğim. Herkes kendi deneyimleri ölçüsünde konuşur, bunu kabul edip hoşuma gidenleri alıp KENDİ yolumu çizeceğim... Ve hep kırgın olduğum ZAMAN şimdi benim yanımda olucak
Kendimle barışmamın zamanı gelmişti...

resim=Defne'den. Defne'nin blogunda mutluluk başlığında çektiği "mum çiçeği"nin resmi..
Öylesine huzur verdi ki bana kadife gibi yaprakları bu yazıya çok uygun geldi kendisi...
Bir de muzip muzip dil çıkarmış gibi durmuyor mu sizce de ? ;)

3 Ekim 2008 Cuma

Not Defteri 2

Yine üşeniyorum :)
Liste

1-) Oruç tuttum! Evet evet! ben! tam koca bi gün oruç tuttum :) Münevver mi? yanıma bile yaklaşamadı!! yaşasın mı! yaşasın :) oruç açarken içtiğim suda dilek diledim.. günümü anlatmalıyım birgün çok güzeldi
2-) Ekim geldi! yaşasın ekim! film ekimi :) şu an bizde daha ziyade lost ekimi... şarap! film! ekim!!
3-) Eskişehire gittik! muhteşemdi :) porsuk aşığı oldum! yerleşesim var!
4-) t-shirt torbayı yazmam gerek halenn

bilmem ki başka ne oldu :)

5-) mızıka öğrendim güzelce (eehh)
yaşasın
6-) çok baileys çok da iyi değil :)
liste sonu