Yazılanların içeriğinin dengesiz olmasından, uzun süreli aralıklardan, kötü esprilerden, güzelliklerden, çirkinliklerden, paylaşımlardan, sessizliklerden, sorulardan, cevaplardan, fikirlerden, kendini beğenmişliklerden blog sahibi sorumludur. Bu durumdan da çok memnundur. Blog ermiş kedi cingöz ve sapsal köpek majör'e ithaf edilmiştir.

20 Kasım 2012 Salı

Neler oluyor hayatta

Çok uzun zamandan sonraki ilk yazım! Çok ilginç şeyler oluyor hayatımda, yazmadan duramazdım!

Yoga Yolunda

2-4 Kasım arası İstanbul'da Seane Corn ve Sienna Sherman yoga workshop'ı vardı. Gühiko'nun Seane aşkını bize aşılaması, benim Sienna sevgim ve Tubikimin ısrarları sonucu katılmaya karar verdim. Bunun en büyük nedeni de biz Kanada'dan dönerken (ayrı bir yazı konusu :)) Münih Ankara check in masasında öğrendik ki ucagimiza fazladan yolcu alindigi icin, Lufthansa sonraki uçuşlarla dönebilcek gonulluler ariyodu, hemen bize de sordu, kisi basi 400euro'ya sonraki ucaga biner miydik? Tabi ki evet dedik annecimle :) Sonraki uçak da dolu olunca 7 saat sonraki boş ucaga bizi koydular ve konforlu bi bekleyis icin bize business bilet vererek lounge kullanabilmemizi sağladılar... lalalalaa!

Böylelikle haydan gelen huya gider hesabiyla Kanadadan döndüğümün 2.günü topladım çantami, yoga kıyafetim, bir yedek tshirt, bir miktar ic camasiri, bir de fazladan hırka.. Tabi yoga matım ve sonrasinda da İstanbulda biraz kalir, denize nazır staj basvurulari yaparim diye düşündüğüm için laptopum.. Atladim otobuse, tam inerken tanistigim, tesadüfen Metalurjı mezunu ve aynı Workshop'a giden Berrah ile birlikte Şişliye gittik.. Haftasonu gerçekten mükemmeldi! Onun detaylarını uzun uzun anlatırım yine, ama sonra olanlar daha da ilginçti..

Biraz nostalji

Salı günü su altı topluluğundan tanıdığım, ve herhalde yaklaşık 7 senedir görüşmediğim bir arkadaşımla buluştum, Aysu. Önceki haftalarda bana bir anket göndermişti, o şekilde yeniden yollarımız kesişmişti. Deniz kenarında çay içip sohbet ederken geçen senelerde neler yaptığımızı anlattık birbirimize. Bilmeyenler için kısa bir özet: 2006 yılında ODTU Metalurji ve Malzeme Mühendisliği'nden mezun olduktan sonra çeşitli yerlerde çalıştım. Bu sırada YogaŞala'da eğitmenlik eğitimimi tamamlayarak Yoga Alliance onaylı bir yoga hocası olma şansını yakaladım. 2010 yılında, yıllardır hayalim olan Endüstri Ürünleri Tasarımı okumak için İsveç'te bir senelik bir programa başvurdum. Kabul edilince TAI'deki işimi bırakarak bavulumu topladım ve İsveç, Umea University, Institute of Design'da yeni bir kariyere ve hayata başladım. Programı bitirince daha önce hayatımda duymadığım bir bölüm olan, ama bir sene içerisinde kalbimde yer eden Interaction Design master programına başvurdum (siz de daha önce duymadıysanız buradan bakabilirsiniz). İlk senemi bitirdim ve şu an staj yapmak ya da yalnızca hayatı deneyimlemek ve bitirme projem için fikir bulmak için bir seneliğine okulu dondurdum. Aysu'yla buluştuğumda bu noktadaydım.

Aysu'nun geçtiğimiz yıllardaki maceralarını ve şimdiki planlarını duyma fırsatım da oldu, meğer ki o da mühendislikten uzaklaşmış, Belçika'da yönetim master'ı yaptıktan sonra Türkiye'de sosyal sorumluluk alanında çalışmak için geri dönmüş ama istediğini bulamadığı için kendi projesiyle, kendi işini kurmak için yola çıkmış. Tabi ben heyecan küpü, sosyal sorumlulukları ve projeleri duydukça gözlerim parlıyor. Aysu da benim ilgilendiğimi gördükçe heycanlanıyor, böyle bir döngü içindeyiz.

Girişimcilik mi? O da ne?

Bu arada, akşam Aysu'nun katılacağı bir "Asansör Konuşması" (bir fikrini mümkün olan en kısa sürede, özünü verecek şekilde anlatmak) semineri varmış, beraber gitmeye karar verdik. Aslında bu seminer Özyeğin Üniversitesi'ini düzenlediği Startup Weekend İstanbul diye bir oluşumun ilk ayağıymış.Bu oluşumda herhangi bir iş fikrine sahip olan insanlar ve hoşuna giden bir iş fikrine tecrübesiyle katkıda bulunabilecek tasarımcı, yazılımcı, girişimciler 9 Kasım Cuma günü toplanıp fikir sahiplerinin 1 dakika'da sundukları fikirleri oylayarak finale 10 fikir kalmasını sağlıyorlar. Sonrasında bu 10 fikir etrafında takımlar oluşturup 11 Kasım Pazar günü saat 14'e kadar bu fikrin geliştirilmesi, test edilmesi ve kısmen gerçekleştirilmesinin ardından, 8 kişilik bir yatırımcı jürisi ilk 3ü seçiyor.

Tabi 3 günlük ilahi yoga kafası nedeniyle, ben yoluma gelen herşeyi kucakladığım için, katılmayı seçmek çok da zor olmadı benim için. Aysu'ya tasarım yardımı yapmak ve birlikte nasıl çalışırız'ı görmek için katılmakla başlayan planın, Aysu'nun "Ayşecim sen de sunsana fikrini" demesiyle aldığı yönü öngörmek ise oldukça imkansızdı. Umea'da 1 günlük bir proje-sunum dersi sırasında ortaya çıkmış olan bir projeyi, Library of Stuff, sundum Asansör Konuşması olarak, hızlıca hazırlanıp sunarken yarısını unutmuş şekilde. Sunumlar sonrası tuvalete gidip, salona döndüğümde sahnede Aysu'nun beni çağırdığını gördüm, ta ta ta daaa, ikimiz de ilk 10dayız!! Herkese takımında kimlere ihtiyaç duyduğunu soruyorlar, benim kafam karmakarışık olduğu için "Fikre ilgi duyan herkese!" gibi demeçler veriyorum ve takımları toplamak için salona geçiyoruz. Ben "Şimdi ne yapıyorum ben acaba" diye bakınırken kendi not defterini ve kalemini bana verip, email ver, takım topla hadi diye beni yönlendiren arkadaşa hayır dualarımı iletiyorum. Takımları topladıktan sonra Aysu'yla çalışmak birincil hedef olduğu için büyük bir takımla 2 projeyi paralel yürütmeye karar veriyoruz.

Startup Weekend İstanbul

Bu 54 saatte girişimcilikle ilgili hem çok şey öğreniyorum, hem de hizmet tasarımı ile aralarındaki benzerlikleri görüp, çok da uzak değilmişim bu alana diyorum. Özyeğin Üniversitesi Çekmeköy kampüsünde çalışıyoruz, yiyoruz, çalışıyoruz, yatıyoruz, çalışıyoruz ve sunum günü gelip çatıyor! Yine her zamanki gibi son anda tamamlanan hazırlıklarla Library of Stuff fikrini sunmak için sahneye çıkıyorum, sadece 3 dakikamız var. Sunum bitip jurinin karara varmasını beklerken birinci olan takımın 24 saat içerisinde Global Startup Battle için bir video göndermesi gerektiğini duyunca, şakayla karışık yanımda oturan Aysu'ya "İnşallah birinci olmayız, eve gidip duş almak istiyorum ben" diyorum, Aysu kocaman gözler ve bir gülümsemeyle "Saçmalaamaaaa Ayşeeeee" diyor, gülüşüyoruz.

Juri sonuçlarla geldiğinde heyecan dorukta, en son birinci açıklanıyor ve ben inanamıyorum, bizim takım mutluluk sarhoşu, sahneye çıkıp sevinç gösterisi yaptıktan ve sonrasında toplanıp birbirimizi tebrik ettikten sonra videoyu hazırlamak için yeni bir duşsuz ve uykusuz gece geçirmek için yola çıkıyoruz :) Bu yolda birlikte yürüdüğümüz takımımız Orkun Yücel, Oğuzhan Yatcı, Ercan Mutlu, Muharrem Çiftçi, Burak Çalışkan, Mustafa Çelik ve Fuat İspir'e destekleri için kocaman teşekkür ediyorum! İşte hazırladığımız video da burda! Library of Stuff nedir o anlatsın :)

Global Startup Battle

Şimdi de bu videoyla 22 Kasım'da açılcak olan oylamada ilk 15e girmek için bize oylarıyla destek olmaları için insanlara fikrimizi anlatıyoruz, biraz da taciz ediyorum ben sanki herkesi :) Ama bu Global ayağında birinci olmamız, fikrimizi hayata geçirebilmemiz açısından gerçekten büyük bir adım, o yüzden oylar çok çok değerli! O zamana kadar bu videoyu yaymak, ve sonrasında 28 Kasım sabah 10'da oylama kapanana kadar her gün bir oy verilebileceği Facebook sayfasına insanları yönlendirmek çabasındayız.

Yaşasın!

Şu anda gerçekten çok heyecanlı olduğum bir noktasındayım hayatın. Önüme gelen şanslar için minnettarım ve yaşayacağım her anın ne kadar büyük bir deneyim olduğunun farkındayım! Sizinle de bunu paylaşmak bana büyük keyif veriyor.. Destekleriniz ve geri bildirimleriniz benim için çok değerli! :) Teşekkürler!

Hikayeyi Aysu'nun ağzından dinlemek isteyenleri buraya alalım..

1 yorum:

  1. Ayşeeeeeeee diyorum ve bir kucak istiyorum :))) Fıstık kız, Aysu'nun maili sayesinde buluşmanızı öğrendim ve her ikinizin ağzından da okudum hikayeyi. Çooooook mutlu oldum ikiniz için de! Destekleyeceğim mutlaka. Öptümmmm. Evren

    YanıtlaSil

Teşekkürler! Thanks! Grazie! Danke! Tack! Merci! Misaotra! Gracias!